HDP İzmir İl Binası’na, 17 Haziran 2021 tarihinde düzenlenen silahlı saldırıda öldürülen Deniz Poyraz’ın katili Onur Gencer’in ceza aldığı mahkeme kararına yapılan itirazlar istinaf mahkemesi tarafından reddedildi.
Evrensel gazetesinden Eda Aktaş’ın haberine göre, İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde 27 Aralık 2022 günü görülen son duruşmada, Onur Gencer’e “Tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, “Konut dokunulmazlığını ihlal”, “Mala zarar verme” ve “Ateşli silahlar kanununa muhalefet” suçlarından da 9 yıl hapis cezası verildi. Hem Deniz Poyraz ailesinin avukatları, hem savcı, hem de Onur Gencer’in avukatı karara karşı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurdu.
Dosya hakkında karar veren İzmir Bölge Adliyesi 1’inci Ceza Dairesi, yapılan tüm başvuruları reddetti.
Daire, kararında, “Sanık Onur Gencer hakkında 6136 Sayılı Yasaya muhalefet suçundan verilen mahkumiyet kararına karşı katılanlar vekili Av. Türkan Aslan Ağaç’ın istinaf başvurusu gereğince yapılan incelemede; katılanlar vekilinin 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan hükmü istinafa hak ve yetkisi bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine” hükmedildiğini kaydetti.
Öte yandan Onur Gencer hakkında Deniz Poyraz’a yönelik “Tasarlayarak kasten öldürme” suçundan verilen mahkumiyet kararına karşı hem Onur Gencer avukatının hem de Deniz Poyraz’ın avukatlarının yaptığı başvuruları da reddeden saire, kararında şu ifadelere yer verdi:
“Mahkemenin mahkumiyet kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, cezanın kanuni bağlamda uygulandığı ve ileri sürülen başkaca istinaf nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan sanık Onur Gencer müdafi ile katılanlar vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verildi.”
Onur Gencer’in tahliye talebini de değerlendiren daire, kararında “Adli kontrol uygulamasının bu aşamada yetersiz kalacağı ve tutuklama tedbirinin işlendiği iddia edilen suça ve bu suçun kanunda öngörülüp hükmedilen cezasına nazaran ölçülü olduğu anlaşıldığından, sanık Onur Gencer müdafinin tahliye talebinin reddine karar verildi” denildi.
‘SÜRECİN KAPATILMASINA HİZMET ETTİĞİ KANAATİ OLUŞTURUYOR’
İzmir Bölge Adliyesi 1’inci Ceza Dairesi’nin kararını değerlendiren davanın avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, “Soruşturma aşamasıyla yargılama aşamasında hakim olan anlayışın, bölge adliye mahkemesinde de devam ettirildiği kanaati oluştu bizde” dedi.
Ağaç, kararın hızlıca verildiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Dosya Eylül ayının 14’ünde istinafta işlem gördü ve çok acele bir şekilde dosyanın ele alındığını ve 11 Ekim’de de karara çıkarıldığını görüyoruz. Elbette ki adaletin hızlı, yargı mekanizmasının hızlı olması gerekir. Fakat bu hızlılık adil yargılamayı ortadan kaldıracak bir noktada yapılıyor ise o zaman bunun sadece adaletin hızlıca tecelli etmesine hizmet eden bir anlayış olmadığı, aksine bazı dosyalarda da bu dosyaların üzerinin örtülmesi ve sürecinin kapatılmasına hizmet ettiği kanaati oluşuyor bizde.”
‘SÜREÇLER ADİL YÜRÜTÜLSE SANIĞIN BÜTÜN BAĞLANTILARI ORTAYA ÇIKARILIRDI’
Soruşturma ve yargılama aşaması adil bir şekilde yürütülmüş olsaydı sanık Onur Gencer’in bütün bağlantılarının ortaya çıkarılmış olacağını dile getiren Ağaç, “Hakikaten bir araştırma yapılmış olsaydı o zaman istinaf sürecinin bu kadar hızlı yürümüş olması, adil yargılama açısından takdir edilecek bir husus olurdu. Fakat dosyada hem soruşturma hem de yargılama aşamasında o kadar büyük hukuk skandalları yaşandı, hukuka aykırılıklar yaşandı ki bunları total olarak hiç görmeyen bir inceleme yapılmış ve hem benim hem de savcının yapmış olduğu taleplerin tamamı reddedilmiş. Adil yargılama çerçevesinde dosyayı incelemek yerine dosyadaki sürecin hızlıca kapatılmasına yönelik olduğunu düşünüyoruz” dedi.
‘DAVA SÜRECİNDEKİ HUKUKSUZLUKLAR GÖRMEZDEN GELİNDİ’
Bütün ret gerekçelerinin “basmakalıp ifadelerle” belirtildiğini söyleyen Türkan Aslan Ağaç, “Sanığın bağlantılı olduğu kişilerin tespit edilmesine yönelik taleplerimiz vardı ve hatırlarsanız duruşmalarda avukatlardan kaçırılma durumu oldu. Savunma hakkımız da hakikati bulma arayışımız da engellendi. Son iki duruşmaya alınmadık. Böyle bir süreç varken, bu kadar hukuka aykırılık varken, bunların hepsini basmakalıp bir ifadeyle hiç görmeyen, total olarak reddeden bir istinaf incelemesi yapılmış. Bu da dosyanın gerçek anlamda incelenmediğini, olayın kapatılma ve yargı sürecinin bitirilmesine yönelik bir çaba içerisinde olunduğu izlenimi yaratıyor ve biz de maalesef böyle bir kanaate vardık” diye konuştu.
‘BU DOSYANIN ÜZERİNDE BİR EL OLDUĞU KANATİNDEYİM’
Dosyayı Yargıtay’a taşıyacaklarını ifade eden Ağaç, “Yargıtay da aynı tutum içerisinde olursa nihayetinde bu dosyaların gittiği en son nokta Anayasa Mahkemesi’nden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi oluyor. Hukuk mücadelesini devam ettireceğiz. Fakat bu dosyanın üzerinde bir el olduğu kanaatindeyim ve o elin de bu dosyadaki hakikatin ortaya çıkarılmasını engelleme noktasında büyük bir çaba içerisinde olduğunu düşünüyorum. Adalet arayışımız devam edecek” diye konuştu.